Kişilerin psikolojik dayanıklılığı, baş etme mekanizmaları, esnekliği de bu gerçekliğin içinde nasıl yol alacağını gösterir. Yaşanan aynı olaya farklı tepkiler verilmesinin en büyük sebeplerinden biri de budur. Travmanın bugününüzü etkilemesine izin vermemek de sizin elinizdedir.
Herkesin hayatında ufak da olsa bir travması mevcuttur. Her insan küçük ya da büyük bir travmatik anıya sahiptir. Peki bu travmatik anı nedir? Herkesin sahip olduğu küçük ya da büyük travma olarak adlandırılan anılar nelerdir? Travma neye denir?
Travma hayatın bir gerçeği olarak yaşantımızda yer almaktadır. Travma insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. İnsanoğlu yeryüzünde var olduğu günden bu yana doğaya vermiş olduğu yıkımı ve tahribatı, vahşete ve saldırganlığa yatkınlığı sebebi yüzünden ölüm kavramı, travma yaşantısını çok eski tarihlere kadar atmaktadır. Travma kavramı bireyin ruhsal ve bedensel varlığını çok değişik biçimlerde sarsan, inciten, yaralayan her türlü olayı adlandırmak için kullanılmaktadır. (Jones, 2007, s:165). Yani travma kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkileyen, ani ve beklenmedik olarak gelişen kişide dehşet ve kaygı uyandıran olaylardır. Örneğin yolda giderken bir arabayla çarpışmanız sonucunda yaralanırsanız, bu sizin için travmatik bir anıya dönüşebilmektedir.
Bazı olaylarda kişiden kişiye göre değişiklik gösterse de bazı olaylarda göstermemektedir. Az önceki örneğimize benzer bir örnek verelim. Örneğin yoldan karşı karşıya geçerken araba size çarpacak olsun fakat son anda bunu fark edin ve geriye çekilin. Eğer siz bunu bir travmatik anı haline getirirseniz, bir dahaki sefere o sokaktan geçmekten hatta kaldırımda yürümekten çekinecek ve hatta karşıya geçerken bile her defasında tereddüt ederek ya da geçmeyerek kendinizi koruyacaksınızdır. Fakat aynı durumla defalarca karşılaşan kişi bu durumdan etkilenmeyecektir. Travmatik anılar sadece bununla da sınırlı değildir. Travmatik anılar savaş, göç, taciz ve tecavüz gibi çok ciddi olaylarla da meydana gelebilmektedir. Eğer bireyin bedensel bütünlüğüne zarar gelmişse bu herkes için travma olarak adlandırılacaktır.
Yaşanılan travma sonrasında kişi genelde hiçbir şeyi anlatmak ve paylaşmak istemez fakat insan anlattıkça rahatlamaktadır. Travma yaşayan kişinin kendisini güvende hissedebileceği bir ortama ve yaşadıklarını paylaşmaya ihtiyacı vardır. Paylaşım yapacaksa eğer onu anladığından emin olduğu bir yakınına ya da terapistine aktarım yapmaktadır. Kişi genelde duygularının ya da yaşadığı olayın öfkesinin ve üzüntüsünün hiç geçmeyeceğini düşünür fakat durum bu kadar basit değildir, yaşanılan duygular o zamandadır ve bir süre sonra hafifleyecektir. Kişinin yaşanılan bu olaylara verdiği tepki ve duyguların o anlık olduğunu bilmeli ve bu anın da geçici olduğundan emin olmalıdır. Kişi tam da bu noktada içine kapanabilmektedir fakat unutmamanız gereken şeylerden biri şudur her zaman her şeyi kontrol edemezsiniz ve etme zorunluluğunuz da yoktur. Kendinizi suçlamak yerine kendinize şefkat göstermelisiniz ve olanları kabul etme yolunda ilerlemelisiniz. Kişi kendisini bu gibi durumlarda dışarıya karşı soyutlayabilmektedir ve bu gibi durumlarda sizin için ne kadar zor olsa da eski yaşantınıza dönmeye çalışmalı ve önceden keyif aldığınız şeyleri yapmak için çaba göstermelisiniz.
